Anayasa’ya Aykırı olan Kurum mu Kural mı? – Kemal Gözler’in Cevabına Cevap

Giriş

Anayasa Mahkemesinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 231’inci maddesinin 12’nci fıkrasındaki “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” hükmünün iptaline ilişkin kararı,[1] hukuk dünyamızda az görülür bir şeyin önünü açtı.

 

Bu karara ilişkin önce Profesör Kemal Gözler bir yazı kaleme aldı.[2] Ben de bu yazıyı eleştiren bir yazı yazdım.[3] Kemal Gözler bu yazıya cevap verdi, ayrıca daha ayrıntılı bir makaleyi de kaleme alacağını söyledi.[4] Henüz ben o cevabı okurken bu kez Doçent Tolga Şirin de Kemal Gözler’in yazısına cevap niteliğinde bir yazı yazdı ve benim yazımla ilgili de ayrıca bir yazı kaleme alacağını belirtti.[5]

 

Böylesine zengin bir tartışmanın parçası olduğum için gayet memnunum, her iki meslektaşımın yazılarından da çok faydalandım, kendilerine teşekkür ederim. Normalde yazılacak yazıları beklemem gerekirdi, fakat bu verimli ve çok sayıda meslektaşın da yakından takip ettiği tartışmanın içinde Sayın Gözler’in bana yönelik kısa cevabına ilişkin görüşlerimi açıklamanın yazılmakta olan her iki yazı açısından bazı hususları açıklığa kavuşturmak adına yararlı olacağını düşünüyorum.

 

Değerli meslektaşım Kemal Gözler’in yazıma verdiği cevap üç bölümden oluşuyor. Gözler ilk bölümde küçük bir düzeltmeye gittiğini söylüyor, eleştirimin norma ilişkin geniş değerlendirmelerine ilişkin ise ayrı bir makale kaleme aldığını söylüyor. Bu nedenle, benim cevabım sadece cevabın ikinci bölümüne ilişkin olacak.

 

Kurum ve Kural

Ben yazımda, Gözler’in “daha da Anayasaya aykırı” ifadesini eleştirirken bu ifadeye yoğunlaştım ve Gözler’in haklı olarak saptadığı üzere eksik bir aktarma yaptım. Gözler’in ifade ettiği gibi amacım çarpıtma yapmak değil ama bunun böyle de anlaşılabilme ihtimali var. Hem bu ihtimali ortadan kaldırmak hem de konuyu açıklığa kavuşturmak için kısa bir değerlendirme zorunlu gözüküyor.  O nedenle buradaki hususu doğru değerlendirebilmek için Gözler’in cevap yazısındaki düzeltmeyi aynen alıntılıyorum:

Kerem Altıparmak, benim “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, TBMM yeni bir düzenleme yapmaz ise, daha da Anayasaya aykırı hâle gelecektir” şeklindeki cümlemin başında bulunan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu” kısmını atıyor, daha sonra da bu attığı kısım yerine, izleyen birinci cümlede “hüküm”, izleyen ikinci cümlede “kural” kelimelerini kullanıyor. Kerem Altıparmak’ın alıntısını okuyan okuyucu, benim de Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kuralın Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümü sanıyor. Oysa benim böyle bir düşüncem yok. Ben böyle bir şey demiyorum. Ben, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği, CMK, m.231/12’deki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” cümlesinden ibaret olan kuralın değil, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu”nun Anayasaya aykırı görülebileceğini yazıyorum. Hâliyle “kurum” başka, “kural” başkadır. Söz konusu kural, adı geçen kurumu düzenleyen pek çok kuraldan sadece biridir.

Aslında beni eksik alıntıya yönelten tek husus “daha da Anayasaya aykırı” ifadesi değil. Gözler’in kurum derken de esasen bir kuraldan bahsetmesi. Aşağıda bu konuyu açıklamaya çalışacağım.

 

Gözler, cevap yazısında kurum başka, kural başkadır diyor. Buna tabii ki katılıyorum. Ama Gözler gerçekten bir kurumdan mı bahsediyor? İşte burası tartışmalı.

 

Öncelikle Gözler aslında yazısında herhangi bir hükmün parçasının veya bütününün Anayasa’ya aykırı olduğunu söylemiyor, “aykırı görülebileceğini” söylüyor. Tek başına 231/12’yi Anayasa’ya aykırı görmüyor ama HAGB’yi kurum olarak görüyor mu, görüyorsa neden görüyor onu yazıdan anlamamız pek mümkün değil.

 

Peki nedir Anayasa’ya aykırı görülebilecek olan şey? Gözler, bunun 231/12’deki kural değil ama bir kurum olan HAGB olduğunu ifade ediyor. Ama bu kurumun neresinde sorun var? Gözler’in ilk yazısında bu hususta sadece şu ifadeye rastlıyoruz:

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda Anayasaya bir aykırılık var ise, bu aykırılık 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231’inci maddesinin “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” cümlesinden ibaret olan 12’nci fıkrasından kaynaklanmıyor. Anayasaya aykırılık, bu kurumun kendisini düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanununun 231’inci maddesinin diğer fıkralarından ve keza Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) bu tür kararlara karşı istinaf yoluna gidilememesine yol açan maddelerinden (CMK, m.272/1, 223/1) kaynaklanıyor. Şöyle: CMK, m.272/1 uyarınca ancak “hüküm”lere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları” ise, CMK, m.223/1 fıkrası anlamında bir “hüküm” değildir. Bu “karar”lar, “hükmün” kendisi değil, “hükmün” açıklanmasını geriye bırakan bir “karar”lardır. İstinaf yoluna başvurulamamasının sebebi Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği CMK, m.231/12 değil, CMK, m.272/1 ve 223/1’dir. Bu sonuncu maddeler ise iptal isteminin konusu değildir.

 

Bu paragraftan kolayca anlaşılabileceği üzere Gözler aslında sorunun bir kurumdan değil üç farklı yasa hükmüne dağılmış tek bir kuraldan kaynaklandığını düşünmektedir. Buna aşağıda değineceğim. Evet, yazıda ayrıca ihlal “bu kurumun kendisini düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanununun 231’inci maddesinin diğer fıkralarından” kaynaklanıyor, diyor ama yazının herhangi bir yerinde 231. maddeye ilişkin sorunun ne olduğu açıklanmıyor.

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kurum olarak Anayasa’ya aykırı olması demek ya herhangi bir şekilde bu nitelikte bir karar verilemez, verilirse Anayasa’ya aykırı olur demek veya mevcut düzenleme uyarınca böyle bir karar verilirse Anayasa’ya aykırı olur, demektir. Peki, yazıda kast edilen hangisi? Gözler, yasa koyucu hiçbir şekilde HAGB gibi bir kurum düzenleyemez mi diyor? Öyleyse neden?

 

Yoksa Gözler, “HAGB düzenlenebilir ama 231. maddedeki gibi değil” mi diyor? Gözler yazısının sonunda şunu soruyor: “‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir’ fıkrasının nesi Anayasaya aykırıdır?” Biz de sanıyorum aynı soruyu kendisine sorabiliriz. Bu cümle Anayasa’ya aykırı olamıyorsa, peki, 231. maddenin bütünü niye olabiliyor?

 

Denebilir ki Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından bir gün önce yayınladığı bir bireysel başvuruya[6] ilişkin kararda saptadığı uygulama sorunları nedeniyle kurumun tamamı Anayasa’ya aykırı bulunabilir. Bunu herhangi bir kişi diyebilir ama Gözler’in diyeceğini sanmıyorum. Eğer durum böyleyse, bu saptama Gözler’in uygulamaya bakarak normun anlamlandırılamayacağına ilişkin teziyle temelden çelişecektir. Bu sebeplerle, ben yazıyı tekrar okuduğumda Gözler’in neden kuralı değil de kurumu Anayasa’ya aykırı görebileceğimizi düşündüğünü anlamıyorum. Öyle olunca da verilen cevaptaki “hâliyle “kurum” başka, “kural” başkadır” ifadesinin somut tartışma açısından nasıl bir önemi olduğunu kavrayamıyorum.

 

Tabii Gözler’in kurumdan kastettiğinin 231. maddenin 12. fıkrasının yasadaki diğer hükümlerle ilişkisi olduğu düşünülebilir. Gerçekten de Gözler şöyle diyor: “Anayasaya aykırılık, Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) bu tür kararlara karşı istinaf yoluna gidilememesine yol açan maddelerinden (CMK, m.272/1, 223/1) kaynaklanıyor.” Ama bu söylediği bir kurum değil, üç farklı hükme yayılmış bir kural. Bu hükümlerden biri ceza muhakemesi açısından hükmün ne olduğunu tanımlıyor. İkincisi hükümlere karşı istinafa gidileceğini söylüyor. Üçüncüsü ise istinaf yolu öngörülmeyen HAGB için itiraz yoluna başvurulabileceğini söylüyor. Bu üç hüküm birleştiğinde ortaya çıkan tek kural şu şekilde formüle edilebilir: “HAGB kararlarına karşı istinaf yoluna gidilmez, itiraz yoluna gidilir.” Burada bir kurum yok, farklı hükümlerde ifade edilmiş tek bir kural var.

 

Evet, kurum başka kural başkadır ama burada “Anayasa’ya aykırı olabilecek olan” kurumun ne olduğu hiçbir şekilde anlaşılamamaktadır. Eğer kurumu düzenleyen pek çok kural varsa ve bunlar bir bütün halinde Anayasa’ya aykırı olabiliyorsa da bu kuralların bütünün oluşturduğu kurumun neden sorun olduğu Gözler’in yazısında belirli değildir. Yazısında sorun olarak tariflenen şey, HAGB kararına karşı istinafa değil itiraza gidilebiliyor olması. Tabii, Gözler’in bunu neden Anayasa’ya aykırı olabilecek bir sorun olarak gördüğü de belli değil. HAGB kararına karşı istinaf yoluna gidilemeyip de itiraz edilebilmesi Anayasa’ya neden aykırı olsun ki?

 

Görüldüğü gibi, Gözler, kurum ile kural arasındaki farkı ortaya koymadığı gibi kurumun neden Anayasa’ya aykırı olduğu ve tümden iptal edilmesi gerektiğini de açıklayabilmiş değil. Gözler’in yazısında “Anayasaya aykırı olabilir” olarak görülen husus kurumla değil bir kuralla ilgili. Bu kuralın en önemli parçasını AYM iptal etti. Eğer yasama organı bu konuda düzenleme yapmazsa, Gözler’in iddia ettiği gibi “daha da Anayasaya aykırı” bir durum ortaya çıkmaz, çünkü bu kez etkili başvuru yolu olmadığı için herkes Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilir.

 

Nihayet, kurum ve kural konusuna ilişkin son bir saptama daha yapmak gerektiğini düşünüyorum. Gözler umuyorum konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında, bir yandan Anayasa Mahkemesinin bir kurumun bir kuralını iptal eden bu kararla yetkisini aştığını düşünürken, bir kurumu toptan ortadan kaldıracak bir yargı kararının nasıl olup da yetki sınırları içinde kaldığını da açıklayacaktır.

 

[1] AYM, E.2021/121, K.2022/88, T. 20/07/2022.

[2] Kemal Gözler (2022) “Anayasa Mahkemesinin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Üzerine: Anayasa Mahkemesinin 20 Temmuz 2022 Tarih ve E.2021/121, K.2022/88 Sayılı Kararı Hakkında Bir Eleştiri”, www.anayasa.gen.tr/hagb.htm, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[3] Kerem Altıparmak (2022) “Anayasa Mahkemesinin HAGB İptal Kararı Neden Doğru? – Kemal Gözler’e Bir Cevap”, İnsan Hakları Okulu: Blog, https://blog.insanhaklariokulu.org/anayasa-mahkemesinin-hagb-iptal-karari-neden-dogru-kemal-gozlere-bir-cevap/, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[4] Kemal Gözler (2022) “Kerem Altıparmak’a Cevap: (Anayasa Mahkemesinin HAGB Kararı Dolayısıyla)”, https://www.anayasa.gen.tr/hagb-altiparmaka-cevap.htm, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[5] Tolga Şirin (2022) “Yasama İhmali Yoluyla Anayasaya Aykırılık: Kemal Gözler’in Yazısı Vesilesiyle Bir Değerlendirme”, https://www.tolgasirin.com/post/yasama_ihmalleri, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[6] Atilla Yazar ve diğerleri [GK], B. No: 2016/1635, 5/7/2022.

2018 yılı sonuna kadar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde insan hakları hukuku alanında öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Lisansını Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamış; yüksek lisansını aynı üniversitenin kamu hukuku bölümünde doktorasını ise Leeds Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Altıparmak, 2017 yılı sonunda kapatılana kadar AÜ SBF İnsan Hakları Merkezi Müdürü olarak görev yapmıştır. Altıparmak, üniversite dışında da insan hakları örgütleriyle çok sayıda projede rol almıştır. 2007 yılından beri İnsan Hakları Ortak Platformu çatısı altında yürütülen çalışmaları arasında Türkiye’de AİHM Kararlarının Uygulanmasının İzlenmesi ve Cezasızlıktan Sorumluluğa programları bulunmaktadır. Altıparmak bunun yanında İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz’le bir dizi ifade özgürlüğü projesi yürütmüştür. Türkiye’de Demokratikleşme ve İfade Özgürlüğü programı kapsamında hukukçuların konuya ilişkin bilgilerinin artırılması yanında gazeteci, insan hakları savunucuları, akademisyenler gibi ifade özgürlüğü hak mağdurlarına hukuksal destek de verilmiştir. Bu kapsamda Altıparmak ve Akdeniz, Türkiye’de YouTube ve Twitter’a uygulanan engellemeyi Anayasa Mahkemesi’ne, bir diğer YouTube engellemesini ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptıkları başvurular sayesinde kaldırtmayı başarmıştır. Altıparmak çalışmaları nedeniyle şu ödüllere layık görülmüştür: Türkiye Yayıncılar Birliği (2014), Halit Çelenk Hukuk Ödülü (2015), Columbia Üniversitesi Global İfade Özgürlüğü Ödülü (2016), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü (2016), Fransız-Alman İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Ödülü (2017). Altıparmak’ın araştırma konuları arasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ifade özgürlüğü, işkencenin önlenmesi, hak kuramı ve cezasızlık bulunmaktadır.

©2021  blog.insanhaklariokulu.org.
Tüm hakları saklıdır.

web tasarım: mare.design

E-bültenimize abone olarak duyurularımızdan haberdar olabilirsiniz.

Yayınlanan yazıların içerikleri sadece yazarların sorumluluğu altındadır ve Hollanda Büyükelçiliği ve /veya KAGED’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.