Roe-Wade Kararı İptal Edildi: Dünya Genelinde Kürtaja Erişim ve Üreme Haklarına Bakış

Üreme haklarının küresel durumu sürekli olarak değişiyor. ABD Yüksek Mahkemesi’nin kadınların kürtaj hakkını koruma altına alan 1973 tarihli dönüm noktası niteliğindeki Roe-Wade kararını iptal etmesi, kürtaja erişim konusunda önemli bir gerilemeyi işaret ediyor. Ancak durum sadece bundan ibaret değil. ABD, Polonya ve Rusya gibi ülkeler bu alanda geriye giderken, İrlanda, Kolombiya ve Arjantin gibi ülkelerde çeşitli kazanımlar elde ediliyor.

 

Kürtaj kısıtlamaları, kürtaja yalnızca hamile kişinin hayatını veya sağlığını korumak için izin verilen yasalardan kürtajın tamamen suç olmaktan çıkarılmasına kadar uzanıyor. Sıklıkla, kısıtlamaların kürtaja yalnızca ilk üç ay içinde izin verilmesi gibi, gebelik süresi çevresinde düzenlendiğini görmekteyiz.

 

Örneğin Finlandiya’da bazı yasalar kürtaja sosyo-ekonomik temelde izin veriyor. Britanya’nın 1967 tarihli Kürtaj Yasası ise sağlığın, mutluluğu da içeren kapsamlı bir yorumuna örnek teşkil ediyor. Doktorlar, hamileliği sürdürmenin hamile kadın üzerindeki etkisine ilişkin karar verirken kadının fiili veya makul olarak öngörülebilir yaşam koşullarını dikkate alabiliyor.

 

Zimbabve, Fas veya Peru gibi sağlığın daha kısıtlayıcı şekilde yorumlandığı ülkelerde ise kürtaj ancak hamile kişinin fiziksel sağlığının tehlikede olduğu durumlarda mümkün oluyor. Gana veya Bolivya gibi diğer bölgelerde yasalarda akıl sağlığına açıkça atıfta bulunuluyor ki bu, kürtaja erişimi artırabilecek bir unsur.

 

Bazı rejimlerde, özellikle ciddi anomali durumlarında, fetüsün sağlık durumuna bağlı olarak hamileliğin ilerleyen dönemlerinde kürtaj yapılabiliyor. Hırvatistan’da olduğu gibi. Buna rağmen, ülkedeki kürtaj karşıtı eğilim kısa süre önce bir kadının ciddi bir beyin tümörü teşhisi koyulmuş fetüsün kürtaj edilmesi talebinin reddedilmesine yol açtı. Dört Hırvat hastanesinin geri çevirdiği kadına doktorlar komşu ülke Slovenya’ya gitmesi tavsiyesinde bulundular. Ancak medya ve kamuoyunun tepkileri üzerine kadının Hırvatistan’da kürtaj yaptırmasına izin verildi.

 

En liberal kürtaj yasaları, kürtajın ceza yasası kapsamından tamamen çıkarıldığı yasalardır. Suç olmaktan çıkarılması herhangi bir yaptırım olmaksızın kürtaj yaptırılmasını mümkün kılar ve sağlıkla ilgili kararlarda hamile kişilerin güvenliğine öncelik verilir.

 

Kuzey İrlanda, kürtaj yasalarına yönelik uluslararası bir insan hakları soruşturması ve Westminster’ın müdahalesinin ardından 2019 yılında kürtajı suç kapsamından çıkardı. Kürtaj (Kuzey İrlanda) Düzenlemeleri 2020, Mart 2020’de yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeler talebe bağlı olarak 12 haftaya kadar, daha ileri dönemlerde de ağır fetal bozukluk veya ölümcül fetal anomaliler gibi belirli gerekçelerle kürtaja izin veriyor.

 

Kuzey İrlanda kürtaj yasaları liberalleştirilmiş olsa da bu, kürtaja kolayca erişilebileceği anlamına gelmiyor.

 

Hükümet hizmetleri eksiksiz şekilde devreye sokmak konusunda başarısız olmuştur. Bu, Kuzey İrlanda’da kürtajın sağlık tröstleri tarafından özel amaç doğrultusunda temin edildiği anlamına geliyor. Kürtaj yaptırmak isteyen bazı kadınların bunun için hâlâ İngiltere’ye gitmeleri, siyasi çıkmazların kürtaja erişimi nasıl kısıtlayabileceğini gösteriyor.

 

Daha kısıtlayıcı

Kürtaj bazı ülkelerde ya tamamen yasak ya da kürtaja yalnızca hamile kişinin hayatının kurtarılması için izin veriliyor. Malta, kürtajın her koşulda yasak olduğu tek AB ülkesi. Ülke yakın zamanda bir kürtaj yanlısı hareketin doğuşuna tanıklık etti.

 

Ağır kürtaj kısıtlamaları, genel üreme ve anne sağlığını da düşük ve dış gebelikte olduğu gibi, etkilemektedir. Fetüsün haklarının hamile kadının haklarıyla eşit addedildiği durumlarda bu kısıtlamalar, acil tıbbi müdahale gerektiren kararların alınmasını geciktirebiliyor. El Salvador’da kadınlar, düşük yaptıkları veya kürtaj yaptırmaya çalıştıkları için yargılandılar ve hapis cezası aldılar. Nitelikli adam öldürme kapsamında verilen cezaların süresi 50 yıla kadar çıkabiliyor.

 

İrlanda Cumhuriyeti’nde 2018 yılındaki liberalizasyondan önceki kürtaj yasaları, anne sağlığının her boyutuna etki ediyordu. Fetüsün hamile kadınla aynı haklara sahip olduğu durumda, sağlık çalışanları, kadınların taleplerini geri çevirebiliyordu. 2014 yılında beyin ölümü gerçekleşen hamile bir kadın, fetüsün yaşam hakkının ihlal edilmiş olabileceği gerekçesiyle ailesinin isteği dışında dört hafta boyunca yaşam destek ünitesine bağlı kaldı.

 

Kürtaj yasalarının liberalizasyonuna yönelik aktivist hareketler, son birkaç sene içinde hem İrlanda adasında hem de 2022 yılında anayasa mahkemesinin 24 haftaya kadar kürtajı suç kapsamından çıkardığı Kolombiya’da önemli kazanımlar elde etti. Arjantin’de kürtaj talebi, 2020 yılında hamileliğin ilk 14 haftasına kadar yasallaştırıldı.

 

Hukukun ötesinde

Kürtaj haklarına ilişkin gelişmeler doğrusal değil, döngüsel bir seyir izlemekte. ABD’de gördüğümüz gibi, kürtaj karşıtı hareketler, elde edilen kazanımları görmezden gelmeye devam ediyor. Üreme haklarındaki gerileme, genellikle toplumsal cinsiyet haklarına yönelik daha geniş çaplı tepkiler ve aşırı sağ ve popülist siyasi rejimlerin yükselişiyle örtüşüyor.

 

Kanunlar, kürtaja erişimin yalnızca bir ayağını temsil ediyor. Sağlık profesyonellerinin vicdani reddi, kürtaj hizmeti sunan kişileri hedef alan düzenlemeler, kliniklerdeki toplumsal yaftalar ve protestolar, kürtaj yaptırmayı daha zor ve riskli hale getiriyor.

 

Yasaların daha az kısıtlayıcı olduğu ülkelerde bile seyahat desteği veya mali destek yoluyla insanların kürtaj ve sağlık hizmetlerine erişimine yardımcı olmak için çalışan, yasal çerçevenin dışında faaliyet gösteren hareketler bulunuyor.

 

Bu aktivist ağ ve örgütler genellikle kısıtlamalar gevşetildiğinde ihtiyaç duyulmayacak geçici çareler olarak görülse de gerçek şu ki, yasalar değiştikten sonra bile kürtajın önündeki engeller kalkmış değil. İngiltere merkezli örgüt Abortion Support Network (Kürtaj Destek Ağı), kürtaj yasalarının liberalleşmesinden dört yıl sonra, İrlanda’dan yılda yaklaşık 60 kadına yardım etmeyi sürdürüyor. Yasal çerçeveyle olduğu kadar üreme haklarıyla da ilişkili olan bu çalışmalar, yasalar değiştikten sonra da önemini korumaya devam ediyor.

 

Çev: Virtus Çeviri

 

BU YAZI DAHA ÖNCE THE CONVERSATION TARAFINDAN İNGİLİZCE OLARAK YAYIMLANMIŞTIR.

 

The Conversation

Liverpool Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Feminist Politika Bölümü’nde kıdemli öğretim üyesi. Araştırması üreme hakları ve aktivizmine odaklanmakta. Kuzey İrlanda’da kürtaj hakkı ve kürtaja erişim araştırmasına dair kapsamlı bir deneyime sahip. Halihazırda Malta’da kürtaj bilgi ve bakımına erişim merkezinde çalışıyor. Policy Press tarafından basılmış Reimagining Global Abortion Politics (Küresel Kürtaj Siyasetini Yeniden Düşünmek) kitabının yazarlarından.

©2021  blog.insanhaklariokulu.org.
Tüm hakları saklıdır.

web tasarım: mare.design

E-bültenimize abone olarak duyurularımızdan haberdar olabilirsiniz.

Yayınlanan yazıların içerikleri sadece yazarların sorumluluğu altındadır ve Hollanda Büyükelçiliği ve /veya KAGED’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.