ABD’de Kürtaj Kararının Bozulmasının Temelleri ve Potansiyel Tehlikeleri

Bu yazıda ABD’de 24 Haziran 2022’de Yüksek Mahkeme’nin kürtajın anayasal hak olmasının temelini oluşturan 1973 tarihli Roe v. Wade Kararı’nı bozmasının neden şaşırtıcı bir hamle olmadığını ve kararın bozulmasının yol açtığı potansiyel sorunları tartışmaya açacağım. ABD’de kürtajın siyasal bir mesele haline gelmesi 19. yüzyılda başlamıştır. Tıp ve hukukun işbirliği ile kürtaj demografik ve ırkçı saiklerle kriminalize edilmiştir[1] ve bu süreç 1950’lere kadar devam etmiştir. 1959’da –kadının tıbbi rahatsızlığı, tecavüz, ensest ve bebeğin engelli olması gibi- belli şartlar altında kürtaj yapılması yasal kılınmıştır.[2] 1965 yılında ise Griswold v. Connecticut Davası sonucunda doğum kontrolü kullanımı Yüksek Mahkeme tarafından “mahremiyet” gerekçesiyle serbest bırakılmıştır.[3] ABD’de kürtajın anayasal bir hak olarak yasallaşmasına yol açan 1973 tarihli Roe v. Wade Davası’nda da Yüksek Mahkeme bu kararı yine mahremiyet gerekçesi ile vermiştir. Ancak bu hak mutlak bir hak değildir, hamileliğin farklı dönemlerinde devletin hakkı düzenleme yetkisi olabilmektedir. İlk üç aylık dönemde, devlet kadının kürtaja erişimini engelleyemez, ikinci üç aylık dönemde kadının sağlığını korumak için bir takım düzenlemeler yapabilir, son üç aylık dönemde ise potansiyel yaşamı korumak için kadının sağlığını olumsuz etkilemediği sürece kürtajı yasaklayabilir.[4]

 

Yüksek Mahkeme’nin 2022’de bu kararı bozmasının neden şaşırtıcı olmadığı da 1973’ten bu yana Cumhuriyetçiler’in rol oynadığı gelişmelerden izlenebilir.  Kürtaj ABD’de özellikle Roe v. Wade Davası’ndan sonra oy için kullanılan bir malzemeye dönüşmüş ve halkın seçim yanlısı (pro-choice) ve yaşam yanlısı (pro-life) gibi isimlendirmelerle kutuplaşması sağlanmıştır. Fetüsün yaşayan bir canlı statüsünde görülmeye başlanması, haklarından bahsedilmesi, devlet için önemli bir istatistik haline gelmesi Batı’da 1950’lerden sonra başlamıştır ve bu durum ABD’de yaşam yanlısı kesimler ve Cumhuriyetçiler tarafından kürtajın cinayet olarak gösterilmesine yol açmıştır. 2022’ye kadar sağlıklı, erişilebilir, ücretsiz koşullar altında kürtaj olabilmeye yönelik birçok engel getirilmiştir. Bunlardan ilki 1976 Hyde Yasa Değişikliği ile federal yasa tarafından yetkilendirilen veya tahsis edilen fonların kürtaj için harcanmasının yasaklanmasıdır.[5] Diğer bir deyişle kürtaj, ücreti devlet tarafından karşılanan bir sağlık hizmeti olmaktan çıkmıştır. Yasal kürtajın ücretsiz olmaması demek ABD’de özellikle yoksul, işçi sınıfına mensup, göçmen ve siyah kadınların bu hizmete erişememesi demektir. Kürtaj yasal olmasına rağmen özellikle bu gruplar için ücretsiz olmadığı sürece yasak olmasıyla eş değerdir, dolayısıyla kürtajın ülkede yasallaşmasından çok kısa bir süre sonra pek çok kadın için bu “hakkı” kullanmak imkânsızlaşmıştır, denilebilir. 1992’de Planned Parenthood (Planlı Ebeveynlik) v. Casey Davası sonucunda devletin kürtaja ilişkin potansiyel yaşamı korumak için gereksiz külfet oluşturmadığı sürece düzenlemeler yapabileceği, belli şartlar getirebileceği karara bağlanmıştır.[6] Eş veya ebeveyn izni, operasyondan önce 24 saat zorunlu düşünme süresi, kürtajın alternatiflerinin ve risklerinin anlatılması gibi şartların öngörülmesi kadınların kararlarında vesayet altına alınmasına ve sürecin psikolojik ve maddi zorluklarını daha ağır yaşamalarına sebep olmaktadır. 2000’lerden sonra özellikle Cumhuriyetçi Parti liderleri George W. Bush’un ve Donald Trump’ın başkanlıkları döneminde kürtaja ilişkin sınırlandırmalar artmıştır. Kürtaj Sağlayıcılarını Hedef Alan Kısıtlamalar (TRAP[7]) yasaları ile kürtaj kliniği açılması, kliniklerin varlığını sürdürmesi konusunda gerekenden çok daha karmaşık ve maliyetli şartlar getirilerek bu merkezlerin kapanmasına, kadınların yakınlarında ulaşabilecekleri klinik bulamamalarına ve hizmete erişebilmek için uzun seyahatler gerçekleştirmek zorunda kalarak maddi ve manevi zarar görmelerine veya bunu karşılayamayacak kadınlar için hizmete erişememelerine yol açılmaktadır.[8] Bu düzenlemelerle kürtaj hukuken yasal olsa da erişilebilir ve ücretsiz olmadığı için de facto bir yasaktan söz edilebilir. Trump’ın başkanlığı döneminde aileci politikaların, kürtaj ve aile planlaması karşıtlığının daha da yükselişe geçmesiyle birlikte doktorlara vicdani ret ile kürtaj yapmama hakkı verilmesi, eyaletlerin kürtaj için ek şartlar getirmesi, aile planlaması hizmeti veren kuruluşların sağlık sigortası sağlayan Medicaid programından çıkarılması gibi düzenlemelere gidilerek kürtaj hizmetine erişimin sınırları daha da daraltılmıştır.[9] 2019 yılında Georgia, Mississippi, Louisiana, Ohio, Missouri ve Kentucky eyaletlerinde kürtaj gebeliğin ilk 6 haftası ile sınırlandırılmış, Alabama da ise tamamen yasaklanmıştır.[10] Bu kararların temyize götürüldüğü Yüksek Mahkeme’ye Trump döneminde üç yeni atama yapılarak muhafazakâr yargıçların çoğunlukta olmasına ve kürtaj karşıtı kararların onaylanmasına giden yol açılmıştır. 1973’ten bu yana yaşanan tüm bu gelişmelerin 24 Haziran 2022’de Roe v. Wade Kararı’nın Yüksek Mahkeme tarafından bozulmasına giden yolu inşa ettiği iddia edilebilir.

 

Kürtajın anayasal hak olmaktan çıkarılması, Yüksek Mahkeme’nin muhafazakâr yargıçları tarafından Roe v. Wade Kararı’nın Anayasaya dayandırılamayacağı ve bu tarz konuların eyaletlerde yaşayan halk ve yöneticiler tarafından verilmesi gerektiği argümanlarıyla gerekçelendirilmektedir.[11] Kürtaj hakkının On Dördüncü Değişiklik çerçevesinde milletin tarihi ve geleneğinden kaynaklanmadığını ve üzerinde anlaşmaya varılmış özgürlük olarak tanımlanan şeyin temel bir bileşeni olmadığını, dolayısıyla yerleşik bir hakkın parçası olarak sayılamayacağını ifade eden yargıçlar hukuki ve etik bir değerlendirme ile kararı bozduklarını ifade etmişlerdir. Kararın hukuki temellerini uzmanlarının yorumlarına bırakarak ve hukuki gerekçelendirmelerin kürtaj savunusunda nasıl zayıf bir hat olduğunu vurgulayarak,[12], kararın yol açtığı potansiyel sorunlardan bahsetmek istiyorum. Kürtaj meselesinin ABD’de popülist oy siyaseti için kullanıldığı ve Cumhuriyetçilerin yasaklama Demokratların ise yasallaştırma yanlısı olduğu gerçeği göz önüne alındığında, 2020 seçim sonuçlarına göre 50 eyaletin yarısında Cumhuriyetçilerin çoğunluğu elinde tutması sebebiyle bu eyaletlerde kürtajın yasaklanacağı ya da kısıtlanacağı sonucuna ulaşılabilir. Kürtajın yasaklanması kadınların kürtaj olmasına/olmaya çalışmasına tamamen engel olmayacaktır, bu sebeple kadınlar ya sağlıksız koşullarda merdiven altı uygulamalara yönelecekler ya evde telle, şişle, çeşitli ot ve çaylarla düşük yapmaya çalışacaklar ya da kürtajın serbest olduğu en yakın eyalete seyahat edeceklerdir. ABD’nin sosyal devlet olmaması, doğumun, çocuk bakımının, kreşlerin pahallı olması doğurmak zorunda bırakılan kadınların kendileri ve doğacak çocukları için yaşanabilir yaşam koşullarına erişememeleri anlamına gelmektedir. Yasak olmasına rağmen bahsedilen yöntemlerle kürtaj olmaya çalışan kadınlar içinse ölme ve sakat kalma tehlikelerini, kürtaj olmak için seyahat eden kadınlar için maddi ve manevi zararları saymak mümkündür. En yakın kürtaj kliniğinin en az 4-5 saatlik mesafelerde oluşu kadınların işten izin alma, varsa çocuklarına bakıcı bulma ya da ebeveynlerin rızasını alma gibi sıkıntıları, yolculuk masrafları ve yorgunluğu hesaba katıldığında kadınların merdiven altı yöntemlere başvurma olasılığı tehlikeli bir şekilde yüksek görünmektedir. Diğer taraftan, TRAP yasaları yüzünden kürtaj kliniklerinin sayılarının düşmesi ile kürtaj için seyahatlerin artması var olan kliniklerden hizmet alımını zorlaştıracaktır. Kliniklerin yoğunluğu kadınların bekleme sürelerini arttıracağı gibi, hizmetin kalitesinin de düşmesine yol açabilir. Bunun yanında kürtajın yasak olduğu bir eyaletten çıkıp yasal olan bir eyalette bu hizmeti almak eyaletler arası yargılamanın tartışma konusu olacaktır ve bu durum özgürlüklerin daha da kısıtlanmasını doğurabilecek potansiyele sahiptir.

 

ABD’de kürtaj kararının bozulmasının küresel bir takım etkileri de olacaktır. 2000’lerden beri özellikle muhafazakâr, otoriter, popülist, sağ partilerin yükselişte olduğu ülkelerde kürtaj karşıtlığının öne çıktığı söylenebilir.[13] Türkiye, Macaristan, Brezilya, Polonya gibi ülkelerde bu hat doğrultusunda kürtaj zaten hukuken veya de facto bir şekilde yasak kılınmıştır. ABD’de alınan bu karar dünyadaki muhafazakâr siyasetçilerin kürtaj karşıtlığı politikalarını güçlendirebilir ve bu politikalara hız kazandırabilir. Ancak bu tarz politik hamleler artık beraberinde güçlü eylem ve direnişleri de getirmektedir. ABD’de de kararın bozulması geniş kitlelerin eylemleri ile karşılanmıştır ve feminist ağlar sayesinde birçok ülkede yankı bulmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken, meseleyi hukukun alanına hapsetmeyen bir söylem kullanarak kararı protesto edebilmektir. ABD’de kürtajın anayasal bir hak olarak tanınmasını, bozulan kararın kadınlar için nelere yol açacağını vurgulamanın yanında, kürtajın anayasal olarak korunmasının yeterli olmadığını, sağlıklı koşullar altında, ücretsiz ve erişilebilir bir hizmet olarak sunulmadığı takdirde birçok kadın için bu hizmete erişim hakkının engellediğini de dile getirmek gerekmektedir. Bu sebeple kararın bozulmasına yönelik tepki ve direnişlerin bu sorunları da ifşa etmesi önemlidir. 24 Haziran 2022’den önce özellikle yoksul, göçmen, siyah kadınlar için üreme sağlığına yeterli erişimin olmaması meselenin sadece hukukun meselesi olmadığını gösterir.

 

[1] Miller, Ruth A., 2007, The Limits of Bodily Integrity, Boston, Ashgate Press, s. 17.

[2] Stetson, Dorothy McBride, 2001, “US Abortion Debates 1959-1998: The Women’s Movement Holds On”, Dorothy McBride Stetson (Yay. Haz.), Abortion Politics, Women Movements and the Democratic State, New York, Oxford University Press içinde, s. 251.

[3] a.g.m., s. 252.

[4] Justia, 2022, “Roe v. Wade”, https://supreme.justia.com/cases/federal/us/410/113/#tab-opinion-1950137, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[5] Congress (2013) “S.142 – Hyde Amendment Codification Act”, https://www.congress.gov/bill/113th-congress/senate-bill/142, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[6] De Gama, Katherine, 1993, “A Brave New World- Rights, Discourse and the Politics of Reproductive Autonomy”, Journal of Law and Society 20:1, s. 118.

[7] Targeted Restrictions on Abortion Providers.

[8] Planned Parenthood (2022) “What are TRAP laws?”, https://www.plannedparenthoodaction.org/issues/abortion/types-attacks/trap-laws, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[9] Franklin, Sarah ve Ginsburg, Faye, 2019, “Reproductive Politics in the Age of Trump and Brexit”, Cultural Anthropology 34:1, s. 4.

[10] Reingold ve Gostin, 2019, “State Abortion Restrictions and the New Supreme Court”, Journal of American Medical Association 322:1, 21-22.  

[11] Davayla ilgili görüşlerin Karar Raportörler tarafından hazırlanan özetleri için bkz. Supreme Court of the United States (2022) “Dobbs v. Jackson’s Women’s Health Organization”, https://www.supremecourt.gov/opinions/21pdf/19-1392_6j37.pdf, [Erişim Tarihi, Eylül 2022].

[12] Kürtajın hak temelli savunusunun eleştirisi için bkz. Erkmen, Sedef, 2020, Türkiye’de Kürtaj: AKP ve Biyopolitika, İstanbul, İletişim Yayınları.

[13] a.g.e., s. 35.

1987 yılında Diyarbakır’da doğdu. Ankara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudu. 2011 yılında yüksek lisansını Sussex Üniversitesi’nde, 2019 yılında doktorasını Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde tamamladı. Karabük Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler kürsüsünde, doktor öğretim üyesi olarak akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

©2021  blog.insanhaklariokulu.org.
Tüm hakları saklıdır.

web tasarım: mare.design

E-bültenimize abone olarak duyurularımızdan haberdar olabilirsiniz.

Yayınlanan yazıların içerikleri sadece yazarların sorumluluğu altındadır ve Hollanda Büyükelçiliği ve /veya KAGED’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.