Salgınlardan en çok etkilenenlerin gelecekteki salgın yönetimi ve koordinasyon mekanizmalarında rolü ne olmalıdır?
Katılıma ilişkin insan hakkının, insan hakları standartları ve ilkeleri ile HIV, TB (tüberküloz) ve sıtma alanlarında mevcut olan yapıları temel alarak, yönetim kurullarında daimî üyelikleri ve oy hakkını kapsayacak şekilde sivil toplum ve salgından etkilenen grupların lehine genişletilmesi gerektiğini savunuyoruz.[i] İddiamız, STOPAIDS, Aidsfonds, CSSN ve Frontline AIDS tarafından yapılan bir analizden, STOPAIDS öncülüğündeki istişarelerden ve AIDS, TB ve Sıtma ile Mücadele Küresel Fonu (“Küresel Fon”), Unitaid ve Covid Teknolojilerine Erişim-Hızlandırıcı (ACT-A) örneklerinden elde edilen bilgilere dayanıyor.
Katılım hakkı günümüzde kalkınma iş birliği alanında yaygın olarak kabul gören bir hak. Uluslararası insan hakları hukuku çatısı altında, Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de belirlenen bilgi edinme, ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve örgütlenme ve siyasi ve diğer fikir özgürlüğü üzerinden şekillenen katılım hakkı, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme, Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarına İlişkin Uluslararası Sözleşme dâhil olmak üzere, devletler üzerinde bağlayıcılığı olan diğer insan hakları sözleşmelerinde de açıkça ifade ediliyor.
Bu hakkın içeriği, hukukun bağlayıcı olmayan kurallarının yanı sıra insan hakları sözleşme organları ve özel usuller tarafından ayrıntılı bir şekilde tarif edilmiştir: Kalkınma Hakkı Bildirgesi, Yerli Halklar Hakları Bildirgesi ve Devletler için Kamu İşlerine Katılım Hakkının Etkili Uygulamasına ilişkin Kılavuz. Daha da ötesi, BM üye devletleri, Sürdürülebilir Kalkınma İşbirliği Çerçevesi yoluyla katılım hakkını savunma taahhüdünde bulunmuşlardır. Küresel topluluk ağları, HIV/AIDS ile Yaşayan Kişilerin Daha Fazla Katılımı (GIPA) ilkesinin kurumsallaştırılması konusunda UNAIDS’i etkili bir şekilde zorlamış; üye devletler, GIPA ilkesini 2021 BM HIV ve AIDS Siyasi Bildirgesi’nde bir kez daha onaylamıştır.
Uygulamada, katılım hakkının yorumları değişiklik göstermektedir. Kuşkusuz bu hak, karar verme süreçleri boyunca istişare edilme hakkını içermektedir. İstişare, sağlık alanındaki iyi deneyimler sayesinde kalkınma iş birliği alanında yaygın biçimde kabul görmektedir. Örneğin, HIV ve Hukuk Küresel Komisyonu, hukuk, insan hakları ve HIV arasındaki ilişkiyi sorgulamak için yasa yapıcılar, devlet politikasına yön verenler ve topluluklar ile bölgesel diyaloglar geliştirmiştir. Bu çaba yeni analizler, araçlar ve ulusal reformlar ile bugün de devam eden işlerle sonuçlanmıştır.
COVID-19 salgınının neden olduğu benzeri görülmemiş acılar dikkate alındığında, gelecekte salgınlar konusunda yapılacak herhangi bir yasa da, söz konusu krizden en fazla etkilenen insanların deneyimlerinin dinlenmesine öncelik veren ve bu kişilerin istedikleri telafi ve reformları tanımlamalarını kolaylaştıran kamu istişareleri yoluyla şekillendirilmelidir. Bu tür bir süreç, kamu kurumlarına duyulan güvenin yeniden inşasında büyük önem taşıyacaktır.
Ancak istişareler, ister yasal bir belgenin tasarısını, isterse söz konusu belgenin tesis edebileceği herhangi bir mekanizmanın tesisini ve yönetimini şekillendirmek için olsun, söz konusu topluluklar için yönetimde daimî üyelikler ve oy hakkı ile desteklenmediği sürece muhtemelen asgari bir etkiye sahip olacaktır.
ACT-A’nın başarısızlıkları bu durumun tipik bir örneğidir. ACT-A’nın kötü tasarlanmış yapısı Küresel Kuzeyin önceliklerine ihtimam gösterirken hem Küresel Güney’den gelecek anlamlı bir temsilden mahrumdur hem de Covid-19’dan etkilenen sivil toplumu ve toplulukları marjinalleştirmektedir. Bizim deneyimimizde, sivil toplumun ve toplulukların ACT-A’nın tüm temel çalışma ayaklarında temsil edilmeleri için mücadele etmek gerekmiştir.[1] Bir kere dahil edildikten sonra, ACT-A çalışma gruplarına katıldılar ancak anlamlı bir katkı sunabilme şansları çok kısıtlı oldu; çünkü gerçek karar verme süreçleri kapalı kapılar ardındaki güçlü kurumlar arasında sürdürülüyordu. Küresel aşı eşitsizliği bağlamında, her ne kadar bu oluşumların katkıları rağbet görmese ya da göz ardı edilmiş olsa da, sivil toplumun ACT-A’ya dâhil edilmesi ACT-A’nın kararlarına meşruiyet kazandırdı.
Küresel Fon da katılım hakkını uygulayabilmek için mücadele etmiştir. Küresel Fon finansmanı alan birçok uygulayıcı devlet, anahtar konuma sahip toplulukları (seks işçileri, LGBTIQ+ bireyler, uyuşturucu kullanan insanlar) ulusal yönetim ve programlamaya dâhil etmede hâlâ başarısızdır. Afrikalı anahtar konuma sahip topluluklara ilişkin 2016’da yapılan bir araştırmada, istişarelerin yasalara sembolik olarak uyduğuna ve güçlü ulusal aktörlerin misilleme tehditlerine dair iddialar paylaşılmıştır.
Bununla birlikte, hem Unitaid hem de Küresel Fon Sekreterlikleri’nde anlamlı katılıma yönelik güçlü bir örgütsel bağlılık mevcuttur; bu kuruluşların yönetim kurullarında topluluklar ve sivil toplum için daimî üyelikler ve oy hakkı en baştan tesis edilmiştir. Benzer şekilde UNAIDS, yönetim organında resmi sivil toplum temsili bulunan ilk BM programıdır. Her ne kadar birçok güçlük devam etse de, bu yapılar toplulukların katkılarının göz ardı edilmesini zorlaştırmıştır.
Bu, biraz da [bu kurulların işleyiş yapılarının][2] tasarımına bağlıdır. Bu kurullardaki temsilciler, anahtar konuma sahip toplulukların ulusal ve küresel ağlarından, ulus aşırı kadın gruplarının ağlarından, sendikalardan, inanç temelli kuruluşlardan ve her bölgedeki birçok diğer kuruluştan gelen istikrarlı bir girdi akışından faydalanmaktadır. Küresel Fon kurulundaki oylama yapısı ve sivil toplumun ve toplulukların güçlü daimî komitelere dâhil edilmesi gerekliliği, temel girdileri kullanan iç tartışmalar için çok sayıda açılım oluşturmaktadır. Ayrıca, güç dengesizliklerinin açıkça tanınması ve farklı kurul üyeleri arasında güven ilişkilerinin tesis edilmesiyle yönetim kültürüne de önemli ölçüde dikkat gösterilmektedir.
Her bir sivil toplum ve topluluk delegasyonu toplumsal cinsiyet dengesi sağlamaya, tüm coğrafi bölgelerden temsilciler bulundurmaya, ayrıca her üç hastalığa[3] dair fikri mülkiyet, ilaç, sağlık sistemleri, epidemiyoloji, programlama, vb. gibi konular için teknik uzmanlık sağlamaya çalışmaktadır. Kapsayıcı olmayı başaramayan delegasyonlar, kendi seçim bölgelerinin veya yönetim kurulundaki üyelerin eleştirileriyle karşı karşıya kalmaktadır.
Bu temsil ve istişare yapısı (Sekreterlikler tarafından mali açıdan desteklenmektedir), yönetim kurulundaki sivil toplum ve topluluk delegasyonlarının endişelerini ulusal ve topluluk düzeyinden daha yukarılara taşımalarına ve yönetim kurulu ile Sekreterlikleri çözüme itmeye, yani yerel olarak engellenmiş savunucuların küresel mekanizmalara doğrudan erişebileceği bir “bumerang etkisi”ni zorlamalarına olanak vermektedir. Bu delegasyonların kendi seçim bölgeleri ile ortak çalışmaları sonucunda: milyonlarca daha fazla fon, insan haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ele almak için harcanmış, insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği Fon’un stratejisinde ve teknik rehberliğinde kurumsallaştırılmış ve anahtar konumdaki toplulukların temsili, HIV, tüberküloz ve sıtmaya dair finansman alanında milyonları yöneten 100’den fazla ulusal CCM (Ülke Koordinasyon Mekanizması) için artık gerekli bir nitelik haline gelmiştir.
HIV, tüberküloz ve sıtmaya yönelik çözümlerde kurumsallaşan katılım hakkının sadece bu sektörlerle sınırlı olmaması ve tüm sektörler için eşit şekilde geçerli olması gerektiğini savunuyoruz. Gelecekte ortaya çıkacak herhangi bir sözleşmenin ve sonuç olarak ortaya çıkacak herhangi bir yeni küresel sağlık mekanizmasının tasarımı ve işleyişi, böylesi biçimlendirilmiş rolleri içermelidir.
Söz konusu temsilcilerin, Küresel Fon ve Unitaid için normalde yapılmakta olduğu ve ACT-A Sivil Toplum ve Temsilciler Platformu için de yapıldığı gibi, sivil toplumun öncülük ettiği meşru, açık ve şeffaf bir süreç ile seçilmesi kritiktir. Bu mekanizma bir kere kurulduktan sonra, ev sahibi kurumun mali desteği, sivil toplum ve topluluk delegasyonlarının temsil ettikleri bireylerle toplanmalarını ve istişare etmelerini sağlamalıdır; katılım hakkının gerçekleşmesi, hak sahiplerini mali bir açıkla karşı karşıya bırakmamalıdır.
Sivil topluma yönelik kapsamlı saldırılar da dâhil olmak üzere sivil alanda gittikçe artan daralma, birçok ülkede belirli gruplara suçlu muamelesi yapılması ve belirli gruplara karşı yaygın ayrımcılık uygulamasıyla birleşerek, birçok istişare sürecinin tüm sesleri duymakta başarısız olması ve zengin yerel deneyimlerin sağlıkla ilgili küresel karar verme süreçlerine şekil vermeyi başaramaması anlamına gelmektedir. En fazla marjinalleştirilen bireylerin kendi gelecekleri konusunda söz ve oy sahibi olmaları her zamankinden daha önemlidir.
[1] ACT-A’nın dört temel çalışma ayağı mevcuttur: teşhis, tedavi, aşılar ve sağlık sisteminin güçlendirilmesi (Editör notu).
[2] Editör Notu
[3] Küresel Fon, AIDS, tüberküloz ve sıtma hastalıları üzerine faaliyet göstermektedir (Editör Notu)
[i] Hem bir hastalıktan en çok etkilenenleri tanımlamak için “topluluklar” terimini, hem de doğrudan etkilenmeyenler tarafından yönetilen kuruluşları içerebilecek “sivil toplum” terimini kullanıyoruz.
Çev: Ali Rıza Çangırılıoğlu
Bu yazı, BILL of Health ve Harvard Hukuk Fakültesi’ne bağlı PetrIe-Flom Merkezi’nin blogunun birlikte düzenlediği Pandemik Yasa Yapıcılığı Sempozyumu kapsamında, ilk olarak Verfassungsblog TARAFINDAN İNGİLİZCE OLARAK YAYIMLANMIŞTIR.
Doktor Sara (Meg) Davis, Cenevre Uluslararası ve Kalkınma Çalışmaları Yüksek Enstitüsü, Küresel Sağlık Merkezindeki Dijital Sağlık ve Haklar Projesinde Kıdemli Araştırmacıdır.
-
This author does not have any more posts.
Mike Podmore, STOPAIDS’in Direktörü, AIDS, TB ve Sıtma ile Mücadele Küresel Fonu (“Küresel Fon”) Kurulundaki Gelişmiş Ülke STK Delegasyonunun bir üyesi, (Küresel Fon Savunucuları Ağı ve WACI Sağlık ile birlikte) Covid Teknolojilerine Erişim-Hızlandırıcı (ACT-A) Sivil Toplum ve Topluluk Temsilcileri Platformunun eş-kolaylaştırıcısı ve Covax sivil toplum temsilcileri için eş-odak noktasıdır.
-
This author does not have any more posts.
Courtenay Howe, ACT-A Sivil Toplum ve Topluluk Temsilcileri Platformu için Koordinatör ve STOPAIDS’de Kıdemli Savunuculuk Danışmanlığı görevlerini yürütmektedir, daha önce STK Delegasyonu İrtibat Görevlisi (Unitaid Kurulu) olarak çalışmıştır.
-
This author does not have any more posts.